25 Haziran 2012 Pazartesi

HAYVANLAR ÜZERİNE

Bu yazımda hayvanlarla ilgili birkaç gözlemimi anlatacağım. Bu sanırım dokuzuncu blog yazım olacak. Bloğa girdiğinizde, sağda aylara göre yazdığım yazılar var. Çok acele yazdıklarımda var bu yazımda olduğu gibi, saatlerce düşünüp yazdığım yazılarda var.
Kediler;


Bahçede, bir anne kedi dört de yavrusu vardı, sık sık uğradıkları bir dönem. Yavrular yeni doğmuştu, sadece anne sütü ile besleniyorlardı, daha çok küçükler.
Evden balık haşlayıp getirdim anne kediye verdim. Anne kedi, sanırım yavrularının beslenmeyi öğrenme vakti geldiğini düşündü ve bu balığı yemedi. Ağzında tuttu ve bekledi, yavrular hiç oralı olmadı. Daha sonra balığı biraz uzağa götürdü ve bekledi, yavrular annenin balığı götürdüğü yere geldiler ve yine balıkla hiç ilgilenmediler, amaçları anne sütü içmek. Anne kedi, bu sefer balığı ağzınla tutup, yavaş yavaş uzaklaştırdı, tam yavrular gelirken yine uzaklaştırdı. Böylece yavruların tüm dikkatini balığa çekti. Yavrular balık ile ilgilenmeye başladı ve bunu yemeğe başladılar, yavrular yerken anne kedi onları izledi.
Bir yavru hiç yemedi bir metre uzakta kendi kendine oyalandı, diğer üç kedi balığın yarısını bitirdi, karınları doydu ve üç yavru oradan uzaklaştı. Balığı sadece bir yavru yememişti. Bu durumda insanlar olsa, annesi yemek yemeyen yavru ile ilgilenir. Anne kedi, kalan balığın yarısını gitti kendi yedi, yanında duran ve hiç yemek yemeyen yavru ile ilgilenmedi veya ona bu balığı yedirmek için uğraşmadı.
Buradan şu sonucu çıkardım. Demek ki kedi camiasında grup eğitimi önemli, yani gruba (yavrulara) yemek yemeyi öğretiyor işi orada bitiyor. Tek tek, kim yemek yemiş, kim yememiş onun için önemi yok. Bu olayı bir arkadaşıma anlattım, arkadaşım dedi ki " Belki de yemek yemeyen yavru ölmesin diye, anne kedi  balığı kendisi yedi ki yavrusuna süt verebilmek için onu süt ile besleyebilmek için" Bunu hiç düşünmemiştim.
Güvercinler 
Kanlıca vapur iskelesinin önünde bir leğen var, bunun içi su dolu, İsteyen gelip bu su dolu leğenin içine ekmek bırakıyor. Vapur iskelesinin üstündeki güvercinlerde ekmeklere uçuşup tüm ekmekleri yiyorlar.  Hafta sonu, vapur iskelesinin önündeki çay bahçesine çok gelen olduğundan, yem satan bir adam bu leğeni kaldırıyor, yoksa yem satıp para kazanamaz.  Neyse hafta içi bir gün, sabahın erken saatlerinde
kalkıp bu leğene ekmek koydum, onlarca güvercinde iskelenin üzerindeydi. İki yavru kedi  leğenin yanına geldi ve hiç gitmediler, gelen tek tük birkaç güvercini de kovaladılar. Bir müddet sonra, güvercinlerden en irisi ve paçalı olanı, leğenin yanına geldi ve bu yavru kedileri oradan uzaklaştırdı. Sonrasında içinde su, ekmek olan leğenin etrafında daire şeklinde dönmeye başladı. O dönerken yavru kediler gelmeye cesaret edemedi ve uzaktan bu paçalı güvercini izledi. Bu güvercinde hem dönüyor hemde yan yan kedilere bakıyordu, gelecek gibi olduklarında onları kovalıyordu. Tüm güvercinler isklele çatısından leğene geldiler ve ekmekleri yemeğe başladılar. Bu süre zarfında paçalı güvercin görevini başarı ile yaptı. Sonarsında hepsi uçup gittler.
Buradan çıkardığım sonuç demek ki güvercinlerde bile bir hiyerarşi var.
NOT: Haftaya kadınlar ve erkekler hakkında bir şeyler yazayım diyorum ama gerçekten kadınları hiç anlayamıyorum. Yaz deseler, eşim dahil, bir bayan hakkında herhalde en fazla 5 satır anca yazarım. Umarım bu benden kaynaklanıyordur. Halbuki bir erkeği ilk defa görsem elini sıksam, merhaba desem ve bana deseler ki bu elini sıktığın adam hakkında bir şeyler yaz, inanın o elini sıktığım adam hakkında en az yüz sayfa yazabilirim, erkekleri analiz etmek o kadar kolay ki. Neyse, haftaya da kadın ve erkekleri 
yazayım. Tabii bu genel bir yazı olacak.
Bülent Baykal

17 Haziran 2012 Pazar


GENÇLERE, (ortaokul, lise yaş grubu)

ACAR BALTAŞ'ın gençlerle ilgili okuduğum bir kitabından, sınav ve başarı ile ilgili aklımda kalanlar,
Bu yazdıklarımı Emre üzerinde ne kadar uygulaya bildim bilmiyorum, çünkü kitap ve gerçek yaşam birbirlerinden o kadar farklı ki. Yinede yazmak istedim.
- Çağdaş anlayışa göre eğitim yanlışların yakalanması ile değil, doğruların yakalanması ile gerçekleşir.
- Uzaktan şans veya rastlantı gibi görülen birçok durumun arkasında kişilerin özverisi, gayreti, durumu kavramak ve problemi çözmek konusunda gösterdikleri yaratıcılık gizlidir.
- Anne ve babaya düşen önemli görevler, ailenin bütçesinin sınırlarını zorlayarak çocuğuna en iyi eğitim imkanlarını sunmak ve ona uygun çalışma şartlarını hazırlamakla sınırlı değildir. Anne - babanın çok küçük yaştan başlayan yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek için, onu eleştirmek, çocuğu yargı ifadesi taşıyan olumsuz sıfatlarla nitelemek (dağınık,sorumsuz pısırık vb...) çocuğun kendine olan güvenini zayıflatır. Bunun sonucu ortaya çıkan kaygı, başarıya olumlu katkısı olmayan kaygıdır ve bununla başa çıkmak çok zordur.
- Anne- baba olarak görevinizin çocuğunuza iyi bir eğitim vermek olduğu kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak olduğunu göz ardı etmeyin.
- Ders çalışmak ve sınav kazanmak uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Önündeki sınavda  başarılı olsa da, olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki sıcaklığın tehdit edilmemesidir.
 Çocuğun sınavda başarılı olması uğruna yapılan mücadele bazen aileyle çocuk arasına soğukluk girmesine ve duygusal açıdan uzaklaşmaya sebep olmaktadır.
- Siz sofrada kitap konuşan, güzel sanatlardan söz eden, eğitim düzeyiniz ne olursa olsun kendisini geliştirmeye çalışan ve okuyan bir insansanız, büyük bir ihtimalle çocuğunuzun başarısızlığı da geçicidir.
 Siz sofrada veya evde elinize gazeteden başka bir şey almıyorsanız, çocuğunuz büyürken bir kitap ile ilgili tartışmaya tanık olmamışsa, sadece artan fiyatlar alınan ve satılanlar kazanılan ve kazanılmayan paralar konuşuluyorsa o zaman da ''başarı'' konusunda sizi örnek almış demektir.
- Olgun insan sonucunu değiştiremeyeceği olayları kabul eder.
- Unutmayın ki, kendi varlıklarından memnun olanlar, iyi sonuçlar yaratırlar. Hoşgörü, karşımızdakini istediğimiz gibi olmaya zorlamak değil, kendi istediği gibi mutlu olmasına imkan verme büyüklüğüdür.
- Başarılı bir hayat "uyumlu ve doyumlu" bir hayattır.
- " Etkili çalışma" programı içinde eğlenmeye, dinlenmeye, aileye, sevdiklerine zaman ayırmaya ve hobilere daima yer vardır.
- Unutmamak gerekir ki, başarılı bir insan, belirlediği amaçlarına belirli bir zaman dilimi içinde ulaşmış olan kişidir.
- Amaçlarına ulaşanlar mutlaka amaçlarına inanan, amaçları doğrultusunda mücadele eden ve şartlarını yerine getirenler arasından çıkar.
- Söylediğim bir çok söz yüzünden başım çok derde girmiştir, ancak şimdiye kadar söylemediğim herhangi bir söz yüzünden pişmanlık duyduğumu hatırlamıyorum.
- Kişiyi başarılı kılan en önemli faktörlerden biri, sorumluluk almasıdır. Sorumluluk almak, tek başına hareket ederek problemi çözecek güce sahip olduğuna inanmak ve hata yapmayı göze almak demektir.
- Başarı konusunda önemli faktörlerden bir tanesi de düzenli bir aile hayatıdır.
- Yaşadığının anlamına varan ve yaşadığından zevk alan insan, çevresindekilere karşı da hoşgörülüdür. 
Bülent Baykal











10 Haziran 2012 Pazar


PCH   (Pasific Coast Highway ) SAHIL YOLU

Haritada görülen yeşil yolu tercih ederseniz  Los Angeles'dan  –  San Francisco'ya çok kısa sürede gidebilirsiniz .Eğer acil işiniz varsa ya bu yolu ya da uçağı kullanırsınız. Ben, size eğer vaktiniz varsa sahil yolunu kullanmanızı önereceğim. Haritada görülen mavi yolu da değil. Tam sahil yolunu önereceğim, 3 gün sanırım yeter. Bu yola Route1 deniyor gerçekten rüya gibi, muhteşem bir doğa var ve insan hiç bitmesin istiyor.

Bizim Karadeniz kıyılarımızda çok güzel ama buradaki ortam daha farklı. Yolun sağında solunda bir sürü gezilecek yerler var. Doğa harika , tesisler öyle.

Los Angeles'dan  –  San Francisco'ya  gitmeye karar verdiğimizde, araba kiraladık. Aslında otoyoldan çok daha hızlı bir şekilde San Francisco'ya gidebilirsiniz, birkaç saat sürüyor. Biz sahil yolunu tercih ettik. Virajlı ve sol tarafı deniz, zaman zaman uçurum var, sağ tarafı orman. Bu yol konaklayarak 2-3 gün sürüyor.
İlerde yolunuz bu illere düşerse, bu yolculuğu mutlaka yapın. Yani sahil yolundan Los Angeles'dan San Francisco'ya veya tam tersi, mutlaka gidin. Solvang diye bir kasabada bir gün kaldık. Burası Danimarka gibi, hem binalar bu mimariye ait, hem de kasabadaki herkes Danimarkalı, çok şirin bir yer. Burayı  görmelisiniz, hatta vaktinizi varsa burada gece kalıp molayı burada verebilirsiniz.
Virajdan dolayı çok yavaş giderken yolun sağında solunda bir sürü gezebileceğiniz yerler var. Bunların hepsinde durup gezmeye kalkarsanız bu yol 7 günde ancak biter.



Los Angeles'dan çıkınca önce Santa Barbara'ya geliyorsunuz, burası büyük bir yerleşim yeri. Sonuçta büyük bir şehre gelmiş oluyorsunuz, çok bir özelliği yok, diğer büyük şehirler gibi. Devam ettiğinizde Big Sur geliyor, çok şirin bir yer. Devam ediyoruz, Carmel'e geliyoruz. Gelirken yol, yüksek dağ yamaçlarından sol yanımızda uçurum ve okyanus boyunca onlarca virajdan, iniş ve çıkışlardan oluşuyor. Client Eastwood  2 dönem Carmel'in belediye başkanlığını yaptı. Burada çok kalmadık.
Devam ettiğinizde Monterey'e varıyorsunuz. Burada dünyanın en büyük akvaryumu mevcut, yarım gün burada geçiyor. San Francisco'ya çok yaklaşmış oluyorsunuz
Daha sonraki günlerde bu yazıya birçok fotoğraf ekleyeceğim.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. Özel olarak gidin demiyorum ama eğer yolunuz San Francisca ya da Los Angeles'a düşerse, sahil yolundan bu yolculuğu mutlaka yapın, yapmadan dönmeyin. Muhteşem bir doğa ve güzellik var bu yolda. Sadece doğa ile bitmiyor, yolun sağında solunda bir çok yerleşim yerleri, lokantalar, müzeler, parklar, akarsular, sörf merkezleri, akvaryumlar vs. mevcut. Sahil boyunca tüm konaklama yerleri ve tesisler çok bakımlı ve temiz.

Bülent Baykal





ŞEHNAZ SAM


Kuruçeşme Arena'da, Leman Sam, kızları Şehnaz Sam ve Seval Sam’ı izlemeye gittiğimizde, aslında merak ettiğim ve bu konsere gelme sebebim Şehnaz Sam'dı.
Zira, son çıkardığı CD de, hit parçasının baterisini kendi çalıyordu, çok başarılı bulmuştum. Zaten asıl mesleği de baterist olduğundan, bu şekilde çalması doğaldı.
Neyse, yerimiz aldık ve Leman Sam ve kızları sahneye çıktı. Leman Sam bildiğimiz gibi aynı çizgide,  yıllarca dinlediğimiz şarkılarını, yine bize zevkle dinletti. 
Seval Sam sempatik, güler yüzlü, her türlü müziği bize okudu türkü,şarkı,caz vs.. Onu da zevkle dinledik.
Şehnaz Sam, bu kızda inanılmaz bir ses ve enerji var fakat CD deki ses daha farklı. Doğal hali çok daha iyiydi. Sonrasında bateriye geçti, çok iyiydi. Böyle bir ses, baterist, (müzisyen demem daha doğru) düşündüğüm yerde değil. Bence zirvede olmalı. Sanırım konserde dediği ve CD de hit parçası olan ''Aşka Düşer'' i çalmadan önce, bize ve annesine söylediği gibi, aşka düşüyor. Böyle olunca da sanırım mesleğini ikinci plana alıyor.  
Bülent Baykal




4 Haziran 2012 Pazartesi


BİR DÜĞÜN TÖRENİ

SAN FRANCISCO, Golden Gate Park'da yürürken kendimizi bir düğünün ortasında bulduk. 
Önümüzde iki at gidiyordu, atın üstünde gelin ve damat vardı. Bizdekiler gibi damatlık ve gelinlik giymemişlerdi. Gelin'in kıyafeti geleneksel Japon giysisine benziyordu. Damat ise kovboy gibi giyinmişti.                                                                                         Attan indiler, sahne gibi bir yere çıkıp beklemeye başladılar. 

Henüz biz bunun bir nikah töreni olduğunu anlayamamıştık, ilginç geldi, yürümeyi bıraktık seyretmeye başladık. Bir müddet sonra  gelin ile damadın yanına şahitler geldi. Gelinin şahidi prenses gibi giyinmişti ve kucağında da küçük bir bebek vardı.

Birdenbire müzisyenler ortaya çıktı. Viyolonsel, gitar, saksafon ve akordeon çalıyorlardı


 Damat'ın  yanındaki bayan sanıyorum bir yerlerde soprano, çok ince sesiyle  şarkı söylemeye başladı, müzisyenler buna eşlik etti. Sonra bir papaz geldi ve dua okuyup nikahlarını kıydı, hemen akabinde misafilerin ellerinde üfleyince sabun köpüğü gibi balon çıkaran oyuncaklardan vardı. Herkes bunu üflemeye başladı, Soprano J tekrar  başladı. Müzisyenler tekrar başladı. Ortalık misafirlerin üflediği  balonlarla doldu. Akabinde bir çiçek yağmuru başladı. Müthiş bir ortamdı.
Yeni evlenecekler, eğer ilginç bir tören ile evlenmek istiyorlarsa, duyurulur.
Bülent Baykal