24 Nisan 2012 Salı

SEVGI ÜZERİNE
Arkadaşlar , bugün blog yazılarıma başlıyorum. Burada siyaset,  günlük sorunlar,  ülke sorunları vs, yazmayı düşünmüyorum , Arkadaşlarla bir araya geldiğimde, zaten ülke sorunlarına duyarlıyız ve bu konuda yeterince sohbet etme imkanı oluyor.

 İlk yazımın konusuna geçmeden önce genç arkadaşlarıma söylemek istediğim bir şey var.  Sosyal projelerde görev almanızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin kendinize boş zaman yarattığınızda, bir köy okuluna gidip gönüllü İngilizce dersi vermek gibi vs.

 İlk yazımın konusunu sevgi olarak belirledim.

 Sevgi neden önemlidir?   Hayata karşı duyulan sevgi, öfkeyi, korkuyu, ortadan kaldırır,  kendinize saygınız artar. Çevrenize ne kadar çok sevgi verirseniz,  bunun katlanarak size döndüğünü göreceksiniz. Daha yaratıcı olursunuz, tabi bunu zoraki yapmamak lazım,  içten gelen bir şey olmalı. Hangi ortamda olursanız olun, etrafınızda sevgi alabileceğiniz, sevecen insanların olmasını sağlayın, bu gruplara girin.


Aslında birçok hastalığın sebebi sevgisizliktir.

Mesela kalp krizinin sebebi, para uğruna veya büyük maddi başarılar uğruna içindeki sevincin neşenin yok olmasıdır. Yüksek tansiyon uzun süredir çözülememiş duygusal sorunlardan,  düşük tansiyon çocukken yeterince sevgi görmemiş olmaktan kaynaklanır. Solunum rahatsızlıkları, hayatta sevilmediğini hissetmek, korkmaktan, Romatizma sevgi eksikliğinden, Selülit biriktirilmiş öfkeden, Siyatik para ve gelecek için endişelenmeden, Mide rahatsızlıkları yeniden korkmaktan ,yeniyi özümseyememekten, Yorgunluk direnme, insanın yaptığı işi sevmemesinden, Ağrılar sevgi ve destek bulma özleminden, Sinüzit yakın bir kişiye sinirlenmek den olur. Daha birçok örnek verilebilir. Bunları yıllar önce bir kitapta okumuştum aklımda kalan bunlar.

 Boş zamanlarda herkes yapılacak bir şeyler planlar. Herkesin çevresinde bir çok gidilecek yerler vardır.

Benim hoşuma giden bir cumartesi sabah kahvaltısını sizinle paylaşmak istiyorum.

Bu kahvaltıyı benim oturduğum bölgede yapmadım. Anlattığım arkadaşlar Kanlıca'nın reklamını yapıyorsun dediler ama bende arabayla gittim buraya. Mutlaka boş vaktinizde yapın, gittiğimde hava yağmurluydu.

 Hava yağmurluysa  iyi giyinip, üzerinize yağmurluk alın. Çengelköy'e gelin. Burada 100 yıllık tek bir simit fırını var, cumartesi , pazar biraz kuyruk oluyor ama olsun. Yağmurda kuyrukta beklemek insanı dinlendiriyor. Bu fırın gurmelerin yaptığı sıralamada ilk 10 fırında 1. sıradaydı. Buradan simit alın, simitler odun ateşinde yapılıyor. çok küçük, kandil simiti gibi, bu yüzden birkaç tane alın. Yanındaki bakkaldan biraz peynir alın, bakkal zaten her ebat da peyniri folye lere sarmış, hazır.100 gr , 150 gr vs hepsini hazırlamış.Ben İzmir tulumu aldım. Biraz ilerde gazete bayii var, buradan okuyacağınız bir gazete veya dergi alın. Hemen ilerde deniz kenarında Çınaraltı Çay bahçesi var, buraya yürüyün, yağmurda yürürseniz daha iyi olur, toprağın kokusunu hissetmiş olursunuz. Boş bulduğunuz bir masaya oturun. Biraz zor bulunuyor,her  yer dolu. Ferah bir ortam yok, çok sıkışık ama olsun. Çay söyleyin garsona, 7 tane içmişim çünkü bardaklar çok küçük, bir yudumda bitiyor. Burada 1 saat oturun, kendinizi çok dinlenmiş hissedeceksiniz.
Benim çok hoşuma gitti,tavsiye ederim.
Bülent Baykal

3 yorum:

  1. Yazılarınızı dört gözle bekliyorum Bülent Ağbi.

    YanıtlaSil
  2. Bülent Bey, çok güzel konulardan bahsetmişsiniz.Ben de sizinle aynı fikirdeyim.Hayattan zevk almak da bir sanat gerçekten ve en çok da bunu başaramayanlar dediğiniz şekilde devamlı ağrı-sızı hastalık çeken insanlar gördüğüm kadarıyla. Yazılarınızın devamını bekliyoruz.Çınaraltı Çay bahçesi'ni ve o 100 yıllık simit fırınınn simitlerini ben de çok severim ama uzun zamandır gitmiyordum.Hatırlattığınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Bulent Azizim guzel yazilarinizin devamini dilerim. Ailecek zevkle okuyoruz

    YanıtlaSil